İnsanlık çok önemli bir sınavdan geçiyor. Dünya benden sorulur deyip; İnsan organlarını üretip, cana can katacak dediğimiz, o koca koca ülkelerin ne kadar aciz ve sefil olduklarını gördük. Can derdine düştüklerinde, gözlerinin hiç kimseyi görmediğine şahit olduk. Görünen o ki, bu salgın bir şekilde bitecek; ama, hiçbir şey artık eskisi gibi kalmayacak…
Önümüzde, çok önemli iki konu var. Birincisi; bu korona virüs salgınından ülkemizin ve bütün dünyanın kurtuluşudur. Er veya geç, bir şekilde bu virüs salgını sona erecek ve ülkemiz ile birlikte bütün dünya yeni bir döneme girecektir. İkinci ve çok daha önemli olan ise; virüs salgını sonrasında dünyanın yeniden nasıl bir düzen ile şekilleneceğidir.
Köylerimizi yeniden ihya etme zamanıdır…
Virüs sonrası dünyada en kritik eşik, üretim yapabilme gücü ve yeterli gıda temini olacaktır. Üretimini sürdürebilen ülkeler daha güçlü olacaklardır. Üretimi sekteye uğrayan ya da tamamen ithalata dayalı ekonomisi olan ülkeler büyük zorluklar yaşayacaklardır. Ayakta kalmanın dayanağı üretim olacaktır.
Üretimin en stratejik noktası ise tarım alanlarının olabildiğince genişletilerek ekiminin yapılması, hayati önem taşımaktadır. Tarlalarımızı mutlaka ve mutlaka ekmeliyiz. Hem soframıza gelecek gıda için ve hem de tarıma dayalı sanayi üretiminin geliştirilip sürdürülebilmesi için önemli bir ilk adımdır; tarlalarımızın ekilmesi…
Artık eskisi gibi köylerden, kırsaldan şehirlere doğru değil; tam tersi büyük şehirlerden köylere, kırsala doğru göç etmenin tam zamanıdır. Terk ettiğimiz köyleri ihya edip tarlalarımızı ekmeliyiz. Hayvancılığımızı geliştirmeli ve meyve bahçelerimizi yenileyip, budamalarını yaparak verimlerini arttırmalıyız. Hem teknolojiyi kullanmalıyız ve hem de yüzlerce yıllık deneyimlerimizi, geleneğimizi gelecek kuşaklara aktarmalıyız. Özellikle, henüz kaybetmediğimiz elimizdeki “ata tohumu” ile ekim- üretim üzerine yoğunlaşmalıyız…
Haydi Samsun, tarlalarımızı ekelim sevgiyle yetiştirelim…
Türkiye’de, tarımsal üretim merkezleri belli bölgelerde ağırlık kazanmaktadır; seracılığın merkezi Antalya, turfanda üretiminin ağırlığı Adana- Çukurova’dır. Kızılırmak ve Yeşilırmak nehirlerinin suladığı Bafra ve Çarşamba ovaları, son yıllarda çeşitli nedenlerle kapasitesinin çok altında ile ekim-üretim yapılan yerler durumuna düşmüştür. (işin güzel tarafı mevcut ekim-üretim ağırlıklı ata tohumu ile yapılmakta olmasıdır.)
Yeni dönemde, Türkiye’nin ata tohumu ile ekim- üretim yapılan merkezi, Bafra ve Çarşamba ovalarının ağırlıklı olduğu Samsun ekim-üretim havzası olmalıdır. Tarımsal ekim-üretimin, hayati önem kazandığı bu dönemlerde, özellikle ovalarda ve yakın çevrelerindeki tarımı-hayvancılığı olumsuz etkileyen tesislerin kaldırılması çok önemli olacaktır. Hele hele yeni yapılmakta olan, planlananların kesinlikle durdurulması, yapılmaması, yaptırılmaması bir insanlık görevidir.
Devlet- millet kucaklaşması çok önemlidir
Böylesine sıkıntılı durumların aşılmasında devlet-millet kucaklaşması çok önemlidir. Hem moralleri yüksek tutmak açısından ve hem de kaynakları daha verimli, etkili kullanmak açısından olmazsa olmazımızdır. Bir taraftan hükümetimiz gerekli tedbirleri alıp uyarıları yaparken, vatandaşlarımızın da desteklerini, öz verilerini gözlemliyoruz.
STK’lar, komşular yardıma koşuyor, yardımlaşıyor. İstanbul- Kartal, Cevizli’deki bir hemşeri dernek başkanı Ahmet Güven’den , tedarik yaparak ihtiyacı olanlara koliler dağıttıklarını öğreniyoruz. Bunun gibi daha niceleri…